7 Kasım 2010 Pazar

Leben...

İçindeki küçük çocuğun cazibesine o kadar kapıldılar ki, bu yapay dünya uydurmalarından ve çirkinliklerinden kaçıp kendilerine saklandılar. Uydurulan dünyaya inat, onlar saf insan doğasına uydular. Güldüler, sürat asılması gerekirken; bağırdılar, lal olmak kafi iken; kalabalıklardan kaçtılar, sürüde olmak kolay iken.

Bizler onlara deli dedik, sadece gördüğümüzde düşünüverdik ah vahlarla! Küçümsedik onları hep (ortaklığımızı görmemek için).. Ama onlar saf kaldılar biz ne dersek diyelim, ve saflığın güzelliğini yeniden yarattılar pek çoğu zaman. Örneğini görmek ister misiniz? Buyrun gelin yaşadığım kasabaya, Gugging Müzesi'ne davetlisiniz.




Bizim enstitünün (IST-Austria) yerleşkesinin ve binalarının tarihi epey bi eski. Neredeyse yüzyıl önce kurulmuş ve geçen on sene öncesine kadar da faal olmuş bir psikiyatri kliniği (evet! çalıştığım bina da bunun bir parçasıymış:). Bu kliniği meşhur kılan ise özellikle 60'larda bir doktorun tesadüfi gözlemleri ile başlatılan sanat ile tedavisi olmuş. Bizlere tanıdık geliyor değil mi, tarihte Osmanlı'da ve Arap-İslam dünyasında bu tür yöntemlerin kullanıldığını duymuştuk. Bu tedavi yöntemi ortaya çok güzel, ve hatta dünya çapında ses getirecek eserler çıkarmış. Ne de olsa buradaki sanatçıların, parayla pulla şöhretle takıntıları yokmuş işte. Bugün, Gügging müzesi ve hala aktif Sanatçılar Evi Art/Brüt akımının en güzide yerlerinden biri. Sizle en beğendiğim sanatçılardan August Walla'nın 360 derecelik resmini paylaşayım.

Peki, başa geri döneyim. Sizce sadece aşağılandılar mı? Sadece itildiler mi bir köşeye zannediyorsunuz? Hayır, işkenceden beter deneylere denek oldular; aç bırakılıp ölüme terk edildiler; gazlanıp cayır cayır yakıldılar. Ve deli olmayan! insanlık üç maymunu oynadı bunlar olup biterken. Daha fazlası için:

http://www.memorialgugging.at

Ya da gelin enstitümüzün bahçesinde ki anıta bir göz atın! Belki daha çok şey söyler size...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder