1 Temmuz 2012 Pazar

Sade'ce

İNSANIN düşünebilme yetisi binlerce kuşakta öylesine gelişti, öylesine karmaşıklaştı ki; sade'ce doğan, yaşayan ve ölen bir hayvan olduğunu unuttu. O sadeleğinde has olan doğanın felaketleri ve harükaledelerini tanrı(lar) dediği, yarattığı, ondan ötürü yaradan(lar)a aktardı. Aktardı ki, yalınlığını gizleyebilsin, daha da üstün düşünsün. Ne haldir ki, aktardıkça sivrilen zihni, bedenini daha da ezdi. Ezilen bedenin ağrısını dindirsin diye imgelerine daha fazla anlamlar ve yetiler yükledi.

Ve BEN doğdum. Yaşadım. İnsanın bana ulaştırdığı hayalleri alıp, felaketleri ve harükaledeleri doğadan alıp benden ötürü imgelere aktardım. Aktardıkça rahatladım, ama bir o kadar yoruldum. Hala yaşıyorum. Felaketleri ve harükaledeleri doğaya geri vermenin, yapay ürettiğim an'lamları unutmanın, doğayı olduğu gibi görmenin ve kabul etmenin çabasındayım. Çabaladıkça yoruluyorum, ama bir o kadar da rahatlıyorum. Birgün sade'ce öleceğim.

1 yorum: